Tekstil sektöründe parlak bir kariyer sahibi iken, tatil için gittiği Bozcaada’da herkes gün batımını izlerken, o ilk kez yakından gördüğü rüzgar türbinlerinden çok etkilendi ve santralin kapısını çaldı. Santralin kapısından cebinde yeni bir iş fikri ile çıkan Sedef Budak, uzun araştırmalar sonrası kurduğu markasıyla yenilenebilir enerji sektöründe ilkleri gerçekleştiren kadın oldu. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve sektörde kadın istihdamı konularındaki uzmanlığıyla da önemli çalışmalar yapan Budak, aynı zamanda Smart Holding Proje Geliştirme Direktörü olarak Holding’in ve sektörün gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor.
Doğaya ve hayvanlara duyarlı bir ailenin ilk çocuğu olarak İzmir’de doğan Sedef Budak, ailesinin işi sebebiyle henüz bebekken İzmir’den İstanbul’a göç etti. İşletme mezunu annesi ve tekstil mühendisliği mezunu babası her zaman çalışan, birbirine destek olan ve çocuklarına da bu yönde örnek olan bir çiftti. Kendisinden küçük bir de kız kardeşi olan Budak, mutlu bir çocukluk geçirdi. Meraklı ve ilgili bir çocuktu, o zamanlar en büyük hayali orkestra şefi olmaktı, o yıllarda sadece 3 tane kadın orkestra şefi vardı. 6 yaşında ilkokula, 17 yaşında üniversiteye başladı. Bilkent Üniversitesi, Turizm ve Otelcilik bölümünü kazanan Budak, dünya tarihi ve coğrafyasına merakından ötürü üniversiteyi keyifle okudu.
Tur rehberi olup dünyayı gezmek istiyordu ama okulda İngilizce, Almanca, işletme ve iktisat derslerini aldıktan sonra, babası gibi ticaret ile uğraşabileceği veya annesi gibi yönetici olabileceği fikrine de sıcak bakmaya başladı. Sanatı, müziği, doğayı, hayvanları, macera ve adrenali seven bir genç kızdı. Üniversite hayatı boyunca; şiir, tiyatro, sinema, havacılık ve dağcılık kulübü ile okul radyosunda yer aldı. Yamaç paraşütü yaptı, motosiklet kullanmayı öğrendi. Ailesinden uzakta başka bir şehirde hem tek başına ayaklarının üzerinde durmayı hem de farklı coğrafya ve kültürlerden gelmiş insanlarla arkadaşlık etmeyi deneyimledi. Ankara, onun tatlı hatıralarla ayrıldığı, düzenli ve nezih bir şehir olarak kazındı hafızasına. Ankara’dan İstanbul’a dönüş biraz üzücü olsa da bu boşluğu Uluslararası Rotary’nin genç kolu olan Rotaract üyeliği ile kapattı. İstanbul’da İstanbullu veya üniversite için gelmiş ve kalmış farklı şehirlerden arkadaşlar edindi, sivil toplum hareketinin güzelliğini ve ben değil biz olmanın tatminini yaşadı ve 7 yıl boyunca aktif olarak bu kulüpte yer aldı.
Mezuniyetinin ardından iş arayışına başladı. Önceleri tur rehberliği yapmak istedi. Ama meşhur tur rehberlerinin yaşını başını almış erkekler olduğunu fark etti. Beraberinde turizm acentelerinden gelen iş ve maaş tekliflerinin kendisini duygusal ve finansal olarak tatmin etmeyeceğini anlayıp, 2000’lerin en parlak sektörü olan tekstil/moda endüstrisinde yabancı dili ile iş buldu. 21 yaşında başladığı iş hayatında, 2007 yılına kadar 5 farklı firmada yukarı ivme ile çalıştı, yavaş yavaş tekstili, uluslararası ticareti, küresel satın alma yönetimini deneyimledi. Hırslıydı ama agresif değildi, her zaman hakkını aradı. Sonrasında İngiltere’ye gitti.
1 yıl Londra’da gündüz tekstil bürosunda çalıştı, geceleri iş İngilizcesi ve iyi bir üniversitenin satın-alma uzmanlık kurslarına devam etti. Moda sektörü dinamiklerini yerinde deneyimledi. 1 yılın sonunda ise, Budak’ın deyimiyle “Herkesin kendi ülkesinde ‘kral’ olduğu düşüncesiyle” kariyerine devam etmek için İstanbul’a döndü. Türkiye’ye döndükten sonra dünyanın en büyük perakende zincirinin İstanbul ofisinde 3 yıl kadar çalıştı ve o dönemde Mısır’daki satın almaları yönetti. Orada kadın ağırlıklı bir çalışma ortamında rol model yöneticilerden iş öğrenme fırsatı yakaladı. Yabancı kültür ile nasıl çalışılacağını gördü.
İçindeki girişimci ruh harekete geçti
Genç yaşta uzun mesailer ve stresli iş ortamının ardından kendi işini yapma fikri yavaş yavaş yeşermeye başladı. 2007 yazıydı. Tatil için ilk defa gittiği Bozcaada’da gün batımını izlemeye gittiğinde rüzgar türbinlerinden çok etkilendi. İnsanlar güneşin batışını izlerken, onun içindeki araştırmacı ruh, Rüzgar Enerji Santrali’nin idari binasının kapısını çalmasına ve hayatında ilk defa SCADA görmesine vesile oldu.
İstanbul’a döndüğünde kararını vermişti. “Rüzgar Türbinleri” ile ilgili bir şeyler yapacaktı, bu fikri ailesine açtı. Sonrası uzun bir araştırma, öğrenme süreci… Sıfırdan kendi işini kurmak yerine aile şirketinin altında yeni bir marka yaratmanın o an için daha az riskli olduğunu değerlendirip Secret Power markası ile enerji sektörüne ilk adımını attı. Bu süreçte ailesinin gösterdiği sabır, destek ve inanç onun yolunu daha da aydınlattı.
Çinli rüzgar türbini üreticilerini Türkiye pazarına getiren ilk kişi oldu
Sedef Budak, 2008 yılında tekstil bağlantıları aracılığı ile Uzak Doğulu türbin üreticilerine ulaşarak rüzgar ve güneş ekipman tedarikçilerinden satış distribütörlüğü alarak resmi olarak yenilenebilir enerji sektörüne adım attı. 2008- 2012 yıllarında Çin’den rüzgar türbini, güneş paneli, inverter, hidroelektrik türbin, kömür ve gaz türbinleri teklifleri verdi, makine ve anahtar teslim ihalelere girdi, aracılık yaptı. Çinli rüzgar türbini üreticilerini Türkiye pazarına getiren ilk kişi olan Budak; devam eden süreçte sektördeki esas boşluğun “teknik danışmanlık” tarafında olduğunu fark edip, Avrupalı firmalar ile temas etti. Rüzgar türbini kanadı, jeneratörler ve güneş modülü üreticileri için yabancı yatırımcılara ve ekipman sağlayıcılarına yatırım fırsatları konusunda danışmanlık yaptı. 2012 yılının başında İtalyan bir bağımsız teknik danışmanlık firması nın Türkiye mümessilliği oldu.
İtalyanların teknik deneyimi ve Budak’ın güçlü, güvenilir iletişimi sayesinde bankalar ve yatırımcılar ile çalışmaya başladılar. Ülke müdürü olarak 10 yıl tecrübe ettiği teknik danışmanlığın ardından 2022’de İtalyanlar Türkiye’den çekilme kararı aldılar ve el sıkışarak ayrıldılar. Budak 14 yıllık girişimcilik kariyerinde 3 milyar USD mertebesinde enerji santraline hizmet verme imkânı buldu. Tüm bu idari ve teknik tecrübe onu yeni bir maceraya sürükledi. Sektörden tanıdığı ve beğenerek takip ettiği başta Türkiye olmak üzere, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve İsviçre’de faaliyetleri bulunan Smart Holding’den gelen iş teklifini değerlendirdi ve Proje Geliştirme Direktörü olarak göreve başladı.
Budak, “Bu teklifin ardında sadece başarılı ve güvenilir bir iş insanı olmam değil, sektörün aktivist liderlerinden biri olmamım büyük payı olduğunu düşünüyorum” diye değerlendirmede bulunuyor. Budak, yenilenebilir enerji yatırımları, karbonsuzlaşma, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sektörde kadın istihdamı konularında engin bilgi birikimine sahip bir girişimci olarak Holding’in ve sektörün gelişimine katkı sağlayacak.
Sektörün en büyük eşitlik ve kadın iletişim ağını kurdu
Sedef Budak, 2018 yılında başlattığı, enerji sektöründe eşitlik ve kadın iletişim hareketi ağı olan TWRE Yenilenebilir Enerji ve Enerji Sektöründe Kadın Ağı hareketi ile ses getirecek işlere de imza attı. Bir sosyal girişim örneği olan bu platform ile sektörde birbirini tanımayan, uzmanlıklarından yararlanamayan 1700’den fazla kadın bir araya geldi ve güçlü bir sinerji oluştu, grup içinde önce arkadaşlıklar sonra da iş birlikleri doğdu. Budak, güneş enerjisi sektöründe ful entegre yerli üretim, karbonsuzlaşma, sürdürülebilir şehirler ve ihtiyaçları, nitelikli eğitim ve kapsayıcılık konularında projeler gerçekleştirme imkanı bulduğu yeni görevinde patron/girişimci bir kadın olarak; kurumsal hayattaki kadınların cam tavanları kırmalarında örnek olacağına inanıyor.
İş hayatının ilk yıllarında cam tavan altında kalan pek çok yöneticisi olduğunu, enerji sektörü özelinde daha çok yaşçılık ve cinsiyetçilik ile karşılaştığını ifade eden Budak, “Genç yaşta kendi işime başladığım için erkekler tarafından ciddiye alınmama, eğitimimin ve yeterliliğimin sorgulanması sorunları ile uzun süre uğraştım. Bunları kendimi eğiterek, işime canla başla sarılarak ve çalışarak aştım” diye konuşuyor. Türkiye’de kadınların iş hayatında henüz yeterince temsil edilmediğini savunan Budak, “Bu konuda iş dernekleri ve kadın STK’ları çok güzel çalışmalar yürütüyor.
Son yıllarda farklı vakıf ve kuruluşların verdiği ödüller ile basında yer alıyor, Türkiye’nin doğusundan batısına kadınlara ulaşmaya çalışıyorlar. “Kadınların” gücünü arttırmak için en büyük sorumluluğun hükümetlerde olduğunu düşünüyorum. Politikada, parlamentoda ve karar mevkinde kadınlar artmadıkça Türkiye’nin refah seviyesi yükselemez. Türk kadınlarını Avrupa’da olduğu gibi bakanlıklar ve hükümet yönetiminde görüyorum. Toplumsal cinsiyet, geçmişten gelen ataerkil alışkanlık ve önyargılar değişmediği sürece kadınların ekonomiye katkısı her zaman sınırlanacaktır” diyor.
Hayatına dokunan tüm kadınlar kendisinde iz bıraktı
Budak’ın temas ettiği, ast, üst ve beraber çalıştığı tüm kadınlar hayatında iz bırakmış. “O anda kötü gelen bir tecrübe, sonrasında açılan algılarım ve değer terazimde edindiği yer ile bana bilgelik olarak geri dönmüştür” diyen Budak, Secret, Ayna gibi kişisel gelişim kitaplarını beğeni ve merakla okumuş.
Şimdilerde ise daha çok iklim krizi ile mücadele konusunda karar veren küresel kadın politikacıların demeçlerini okuyan ve konuyla ilgili farklı okumaları da yapan Budak, STK’larda da aktif olarak görev alıyor. TWRE, YEYKAD, TÜREB, CIGRE, DURED gibi dernek ve kuruluşlarda yönetici ve üye olarak yer alan Budak, 2022 yılında Solaristanbul En Etkili Kadın Hareketi ödülünü almaya hak kazandı. Budak ana dil seviyesinde İngilizce biliyor.