Bilkent, New York Ithaca, Oxford ve Cambridge’te aldığı eğitimler sonrası, önce Koçbank’ta, sonrasında Türkiye’nin akaryakıt sektörünün önemli markası OPET’te Planlama ve Fiyatlandırma bölümünde başladığı kariyerine bugün, Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam eden Filiz Öztürk, kendine olan inancı ve içinde diri tuttuğu gücüyle birçok kadına örnek oluyor. Ayrıca başarılarıyla örnek olmanı ötesine geçiyor ve sektöründe ‘erkek işi’ diye bilinen işlere kadın istihdamı sağlayarak bu kadınların da topluma örnek olmasına imkan veriyor.
Kadının önce kendine inanması gerektiğinin, bu inançla da içindeki gerçek gücü ortaya çıkarabileceğinin en güzel kanıtlarından olan Filiz ÖZTÜRK ile gerçekleştirdiğimiz, okuduktan sonra da birçok kadının içindeki gücü keşfedeceğine inandığımız, ilham veren söyleşimizle sizleri baş başa bırakıyoruz.
“Kadın olarak kendinize inanın ve gücünüze odaklanın. Kendine inanmakla başlıyor her şey bir kadın güçlü olursa toplum güçlü olur. Yarınlarımız, çocuklarımız da güçlü olur.”
Filiz ÖZTÜRK kimdir; nasıl bir eğitim aldı? İş hayatına nasıl ve nereden başladı? Sosyal yönlerinizden de bahsederek, bize biraz kendinizi anlatır mısınız?
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nde okurken New York Ithaca Üniversitesi Uluslararası İşletme Bölümü’ne geçiş yaparak eğitimimi burada tamamladım. İngiltere’de Oxford ve Cambridge’te Uluslararası Petrol Ticaret ve Fiyatlandırması konularında eğitim gördüm. Koçbank’ta başladığım kariyerime 1997 yılında OPET’te Planlama ve Fiyatlandırma bölümünde devam ettim. Sonrasında Finans Müdür Yardımcısı, Perakende Satışlar Planlama Müdürlüğü ve İkmal Müdürlüğü görevlerini yürüttükten sonra, Zincir Mağazalar Direktörü, İkmal ve Teknik-Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptım. Şu anda Yönetim Kurulu Üyesi olarak aktif görev yapmaya devam ediyorum. Aynı zaman da 2018 yılında başlattığımız kadın istihdamını artırmaya yönelik projemiz ‘Kadın Gücü’ Projesi’nin liderliğini yürütüyorum. Diğer yandan KalDer (Türkiye Kalite Derneği) Başkan Yardımcısıyım. Bir kız, bir erkek çocuk annesiyim.
Erkek egemen bir sektörün içindesiniz, bu sektördeki önemli bir boşluğu fark edip o boşluğu doldurmak üzere anlamlı bir farkındalık çalışması yaptınız ve ortaya “Kadın Gücü” projesi çıktı. Proje fikrinin çıkışı hakkında bizleri kısaca bilgilendirir misiniz?
Bir kadın yönetici olarak ‘erkek işi’ algısını kırmak ve bu konuda bir farkındalık yaratma düşüncesi çıkış noktamız oldu. Kadın Gücü projesi ile mesleğin cinsiyeti olmadığı algısının toplumsal düzeyde benimsenmesini sağlamayı, kadınların çalışma hayatının her alanında fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde başarıyla var olabileceğini göstermeyi istedik. Sadece OPET’te değil toplumumuzda da önemli bir değişim yaratmak temel amacımızdı. Sonrasında ise Türkiye’de kadın istihdamının artırılmasına katkıda bulunma hedefiyle projemize başladık ve erkeklere özgü meslek olarak algılanan akaryakıt satış yetkilisi, istasyon yöneticisi, vardiya amiri gibi pozisyonlarda kadınlara iş olanağı sunmayı hedefledik. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve İŞKUR’un desteğiyle yürüttüğümüz projemiz ile kadın istihdamını artırırken, Türkiye ekonomisine de katkıda bulunuyoruz.
“Amacımız sadece kendi markamız için değil bu anlayışın tüm sektöre yayılması ve köklü bir değişim sağlamaktı”
Projenin çıkış ve günümüze uzanış öyküsünde, aksayan, olur gözüyle bakılan ama olmayan, engellere takılan veya olmaz denilip de tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla ilerleyen yönleri nelerdi?
Toplumsal ön yargılar, cinsiyet eşitsizliği ve bu kalıplaşmış yargıları kırma çabası bu projede karşılaştığımız en büyük güçlükler oldu. Kadınların önündeki en önemli engel ne yazık ki kadının yapabileceği ya da yapamayacağı işlere dair ön yargı ve ayrımcılık. Toplumumuzda yerleşmiş olan bu düşünceleri yıkarak erkeklere özgü meslek algısını değiştirmek hedefimize bizimle beraber sonuna kadar inanan bayilerimizin özverisi ile güçlü adımlarla ilerledik. Projenin başlarında şaşıranlar çoğunluktaydı; desteklemeyen ve “kadın istasyonda çalışır mı?” diyenler bile vardı. Ancak aradan geçen sürede hem kadınlar proje kapsamında sunulan görevleri bir meslek olarak benimseyerek daha çok başvuru yapmaya başladı ve istihdamda ciddi oranda artış sağlandı, hem de toplumumuzun bakış açısı değişti. Proje başında kadın çalışanları yadırgayan erkek müşteriler, durumu benimseyerek onlardan hizmet almayı tercih eder hale geldi. Kadınlar ise hemcinslerini istasyonlarda görmekten mutluluk duyduklarını belirtiyor ve bize teşekkür ediyor. Aktif olarak iş gücüne katılan kadınlarımızın sayısı arttıkça hem istasyonlarımızın verimliliği artıyor hem de ülkemizde kadın istihdam oranını da yükseltmiş oluyoruz. Amacımız daha önce de belirttiğim gibi sadece kendi markamız için değil bu anlayışın tüm sektöre yayılması ve köklü bir değişim sağlamaktı. Böyle olduğunu görüyoruz ve bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz.
Son yıllarda daha sıklıkla görüyoruz ki toplum algısı “erkek işi” diye bilinen işlerde artık “kadın işi” de haline gelmeye başladı. Bu uygulamalarla toplumdaki bazı algıların yavaş yavaş değiştiğini görüyoruz. Bu pencereden baktığımızda, OPET’in de kalıpları kıran, duvarları yıkan bir yaklaşım sergilediğini ve hayata geçirdiği proje ile birçok kadının hayatına dokunduğunu görüyoruz. “Kadın Gücü” bu güne dek, kaç kadının gücüne güç kattı?
Proje başlangıcından bu yana pompa başında görev yapan kadın akaryakıt satış yetkilisi sayısını “Kadın Gücü” projesi ile 27’den 764’e, market satış yetkilisi sayısını ise 576’dan 1023’e yükselttik. Projenin başlangıcından bu yana istasyonlarında çalışan kadın oranında yüzde 75 artış kaydettik ve yaklaşık 3 bine yaklaştı toplam sayı… OPET’te Kadın Gücü istihdamı sağlayan bayi sayısında ise yüzde 242 artış gerçekleşti. Hedefimiz tüm Türkiye’de her OPET istasyonunda biri market biri pompada olmak üzere en az iki kadın çalışan istihdam edilmesi. Hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
İstasyonlarımızda kadın çalışanlarımızın çoğalmasıyla birlikte verimliliğin ve hizmet kalitesinin artışını da gözlemliyoruz. ‘Erkek işi’ kavramını çoktan geride bırakan bir zihniyetle akaryakıt satış yetkilisi, istasyon yöneticisi gibi pozisyonlarda kadınlarımız başarıyla çalışıyorlar. İstasyonlarımızdaki ‘Kadın Güçleri’mizin yüzde 73 oranında lise, lisans ve yüksek lisans mezunu olduğunu da görüyoruz. Bu eğitim düzeyindeki nitelikli kadın çalışanlarımızın vardiya amiri, istasyon müdürü gibi pozisyonlara yükselme şansı da oldukça yüksek.
İş gücü piyasasında sizce kadının durduğu yer neresi? Olması gerektiği yerde mi yoksa daha yürünecek yolu çok mu?
Şu anda iş dünyasında, yönetici pozisyonunda pek çok kadın var ülkemizde ancak yine de genel duruma baktığımızda çok parlak bir tablo çıkmıyor karşımıza… Kadınların küresel ekonomiyi şekillendirmede dönüştürücü bir rol oynadığı tüm toplumlar tarafından kabul görmüş bir gerçek. AB İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) açıkladığı, Avrupa’da kadınların iş dünyasındaki rolü araştırmasına göre kadın yönetici oranında Avrupa’da 34 ülke içinde sondan ikinciyiz. Aynı rapora göre Türkiye’de yöneticilerin sadece yüzde 22’si kadın. Yönetim kurulu üyeleri arasındaki kadın oranında Türkiye yüzde 18,1 ile 35 ülke içinde 24’üncü sırada. Türkiye’de de kadınlar, cinsiyet eşitliği konusunda son yıllarda büyük bir mücadele veriyor. Ancak halen büyük oranda erkeklerin gerisinde kalıyor. Bu konuda gidilecek daha çok yol olduğunu düşünüyorum.
Kişisel ya da markasal bazda herhangi bir kadın derneğiyle faaliyet yürütüyor musunuz? Genç kızların ve kadınların kalkınması, daha güçlü yarınlarda gelecek nesillere yol gösterici olabilmesi adına tasarlanan, hayata geçirilen ne gibi farkındalık çalışmalarına katkıda bulunuyorsunuz?
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ve Kadın Ustalar gibi saygın oluşumlarla görüşme halindeyiz sürekli. Projemizin hayata geçirilmesi aşamasında öncelikle kadınların gerek ekonomik ve sosyal gelişimi gerekse iş gücüne katılımı konusunda uygulanması gereken planları belirledik. Proje ekibimizle ilk günden bu yana bu projenin toplumsal kalkınmaya etkisi ile gelişimini ve geleceğini değerlendiriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz proje odaklı saha çalışmaları ile de geniş kitlelere ulaşan projenin bilinirliği arttı. Bu süreçte reklam filmleri, sosyal medya iletişimi, bayilerimizin bilgilendirilmesi, bayi buluşmaları, düzenli olarak yayınladığımız Kadın Gücü dergisi bilinirliğe büyük katkı sağladı. Her şeyden önemlisi her geçen gün artan ‘Kadın Güçleri’ istasyonlarımızda görünür olmaya devam ediyor. Verimlilik artışına ve müşteri memnuniyetine sebep oldukça “imkansız” denen konu gerçek oluyor.
İş yaşamında kadın istihdamı elbette çok önemli fakat istihdamdan da önemlisi belki de çalışan kadına verilecek eğitimler, sosyalleşme imkanları ve ayrıca çalışan anneler için uygulanacak hayatını da kolaylaştırıcı özel uygulamalardır. Çalışanlarınıza eğitim, ayrıcalık ve kariyer açısından ne gibi yatırımlar yapıyorsunuz?
Biz OPET olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine son derece önem veren bir markayız. Tüm faaliyetlerimize bu bakış açısıyla odaklanıyoruz. OPET Genel Müdürlük’te de kadın çalışan oranımız yüzde 40 civarında. İşe alımlarda da aynı donanıma sahip adaylar arasında kadın adaya öncelik veriyoruz. Onun dışında tüm çalışanlarımıza eşit odaklı olarak kariyer fırsatı sunuyoruz. Çalışanlarımızın mesleki bilgi ve becerilerinin yanı sıra davranışsal potansiyellerini artırma odaklı gelişim olanakları ile iş verimliliklerini sürekli yükseltmeyi ve kariyer olanakları sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak özellikle belirtmek isterim ki COVID-19 krizinin özellikle kadın çalışanlar üzerinde daha yoğun bir etki oluşturduğu herkesçe aşikar. Bu bakımdan özellikle son dönemde İK uygulamalarımızda bu durumu göz önüne alarak çocuğu olan kadın çalışanlarımız için pandemi döneminde ‘Annem Yanımda’ uygulamasını başlatarak genel müdürlüğümüzdeki kadın çalışanlara uzaktan çalışma imkanı sağladık.
“Ben tüm kadınların kendi potansiyellerine inanmaları ve kendilerini geliştirmek için çaba harcamaları gerektiğine inanıyorum”
Önemli bir markanın önemli bir ismi ve özel farkındalık projelerinin içinde olan bir kadın olarak, ülkenin veya dünyanın birçok ücra köşesinde ve hatta metropollerde yaşayan, eğitimde, iş hayatında ve sosyal alanlarda hem fırsat hem de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine maruz bırakılıp önleri sürekli tıkanmaya çalışılan kız çocuklarına ve kadınlara neler söylemek istersiniz?
Kadın Gücü Projesi ile kadınlar için yeni bir çalışma alanı yarattık; çünkü kadının gücüne inandık. Kadınlar hayatın her alanında aktif olursa ülkemizin kalkınması çok daha hızlı olacaktır. Bu nedenle kadın olarak kendinize inanın ve gücünüze odaklanın. Kendine inanmakla başlıyor her şey bir kadın güçlü olursa toplum güçlü olur. Yarınlarımız, çocuklarımız da güçlü olur. Ben tüm kadınların kendi potansiyellerine inanmaları ve kendilerini geliştirmek için çaba harcamaları gerektiğine inanıyorum.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.