15 bin 400 çalışanın yüzde 72’sini kadınların oluşturduğu Bahçeşehir Koleji, kurum kültürü ve nitelikli eğitim anlayışında ortaklaşmayı önemsiyor ve kurulduğu günden bu yana, kadınların iş yaşamındaki varlıklarını ve mesleki gelişimlerini destekliyor. Her alanda eşitlik bilincini yönetim anlayışının odağına koyan bir eğitim kurumu olarak kız çocuklarının kendilerini gerçekleştirebilmeleri için nitelikli eğitimle desteklenmesi gerektiği düşüncesiyle ortaya koyduğu eğitim kültürüyle farkındalık yaratmaya devam ediyor.
Yarım asrı aşkın süredir ülkemizde eğitime hizmet eden ve bugün bir global eğitim markası olarak başarılarını sürdüren Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları ailesinin üyesi olarak 1994 yılında kurulan Bahçeşehir Koleji, kurulduğu günden bu yana yenilikçi eğitim modelleriyle Türkiye’de eğitim camiasında ön plana çıkıyor. “Kaliteli eğitimi daha çok çocuğa ulaştırmak” amacıyla 2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin 65 ilinde kampüsleri bulunuyor. Her yıl norm kadrolar belirlenirken aktif çalışan sayısının cinsiyet dağılımı göz önünde bulunduruluyor. Kadın çalışan oranını korumaya ve artırmaya yönelik olarak planlamalar yapan kolej, yeni açılan ve boşalan yönetici kadrolarında kadın yönetici oranını artıracak aksiyonlar alıyor. Bahçeşehir Kolejinde uzun yıllardır uygulanan yönetici yetiştirme programlarına başvurmaları için kadın çalışanlar teşvik ediliyor ve programlarda kendilerine öncelik tanınıyor. Çalışan seminerlerinde ise kadın çalışanların iş ve özel yaşam dengesini sağlamalarını kolaylaştıracak içeriklere yer vermeye özen gösteriliyor.
Dünya Vatandaşlığı Programı’nı uyguluyor
21. yüzyılın ihtiyaç duyduğu bilgi ve becerilere sahip, bilim veteknolojiyi yaratıcı düşünme ilebuluşturabilen, dünyanın sorunlarınınfarkında olan ve bunları çözmekiçin çalışan gençler yetiştirmekiçin çalışan Bahçeşehir Koleji, 2012yılından bu yana Dünya VatandaşlığıProgramı’nı uyguluyor. Hedeflerinden biri de sürdürülebilirliğin toplumsal, ekonomik ve çevre boyutlarını ele alarak BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı öğrencilerine öğretmek ve benimsetmek.
Bahçeşehir Koleji Ata Tohumu Projesi
2021-2022 eğitim öğretim yılında başlattıkları “Bahçeşehir Koleji Ata Tohumu Projesi” ile 2022-2023 eğitim öğretim yılında hayata geçirdikleri Tohum Deposu’nun sürdürülebilirliğe bakış açılarının bir yansıması olduğunu ifade eden Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, konu hakkında şunları söylüyor:
“NASA’nın açıkladığı verilere göre şiddetli kuraklık görülen Türkiye’de yağışlar, 1981-2010 ortalamasından %48 daha düşük gerçekleşiyor. 2050’ye kadar dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması ve küresel gıda tüketiminin ikiye katlanması gerçeğini de düşündüğümüzde olası bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabileceğimiz öngörülüyor. Bu verilerden yola çıkarak, gıda sorunlarının çözümünde sürdürülebilir tarımın ve ata tohumunun önemine dikkat çekmek, toplumda farkındalık yaratmak hedefiyle hayata geçirdiğimiz Ata Tohumu projesi kapsamında İstanbul, İzmir, Ordu, Sinop, Osmaniye, Hatay, Manisa, Rize ve Kırklareli’nde bulunan Bahçeşehir Koleji kampüslerinde akıllı seralar kurduk. Bu seralarda ata tohumu ile öğrencilerimiz fideler yetiştirdi. Yetiştirilen fideleri ise ata tohumunun önemine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak üzere halka dağıttık.” 2022-2023 eğitim-öğretim yılında ise Ata Tohumu projesini bir adım ileriye taşıyan Tohum Deposu kurmak için adım attıklarını da aktaran Dağ, İstanbul Nakkaştepe, Diyarbakır, Sinop, Hatay, Ankara Burhan Kara, Rize olmak üzere 6 kampüsde Tohum Deposu kurduklarını ifade etti. Bu deponun, akıllı seralarda çoğaltılan ve sürdürülebilir tarım için büyük önem taşıyan ata tohumlarının toplanacağı, korunacağı ve diğer kampüslere transfer edileceği bir depo olacağı bilgisini de veren Dağ, bu depolarda bakla, sarımsak, ıspanak, dereotu, maydanoz, havuç, marul gibi birçok sebzenin ata tohumlarının bulunacağını sözlerine ekledi.
Sürdürülebilirlik temelli düşünce yapısı
Genel müdürü olduğu kurumun sürdürülebilirlik politikası ve hedeflerinden bahseden Özlem Dağ, Bahçeşehir Kolejinde çözümün bir parçası olma bilincini öğrencilere erken yaşlarda kazandırmanın en büyük hedefleri arasında olduğunun altını çiziyor. Öğrencilerin, sürdürülebilirlik temelli düşünce yapısını ders kazanımlarına entegre edilmiş bir programla hayatlarına dahil ettiklerini; projeler geliştirdiklerini anlatan Dağ, anaokulundan itibaren lise sona kadar tüm öğrencilerin, kendi düzeylerine uygun sürdürülebilirlik projelerini, Türkiye genelindeki tüm kampüslerinde hayata geçirdiklerini ifade ediyor. Dağ; “Çevre sorunlarından toplumsal sorunlara kadar şimdi ve gelecekte insanlığın karşılaşacağı sorunlarla ilgili düşünmek, bu düşünce yapısını erken yaşlarda içselleştirmek, toplumdaki eşitsizlikler başta olmak üzere çözümü sürdürülebilir aksiyonlar yatan pek çok sorun için umutlu olmamızı sağlıyor” şeklinde konuşuyor.
“Kadınların yaşamda daha aktif yer alabilmesi için hepimizin sorumluluğu var”
IMF raporuna göre Türkiye, kadınların ekonomiye katkısını değerlendiremeyen ülkeler arasında üst sıralarda. Türkiye’nin işgücü açısından kadın-erkek uçurumundan kaynaklanan ekonomik kaybı GSYH’sinin yüzde 25 civarında. Özlem Dağ “Kadınların iş ve sosyal yaşamda daha aktif olabilmesi için şartların eşitlenmesini sağlayan çözümler sunulması için hepimize sorumluluklar düşüyor. Örneğin; bizim gibi köklü eğitim kurumlarının çocuklarımıza eşitliğin önemini ve her konuda ayrımcılığın ne kadar yanlış olduğu bilincini kazandırması gerekiyor” ifadelerini kullanırken sözlerini şöyle tamamlıyor: “Kadınların toplumsal olarak yaşadığı sorunlar ne yazık ki sadece Türkiye’de değil dünyada bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Cam tavanlar kavramı tüm dünyada kadınların yüzleştiği sorunlardan biri. Ancak sorunların sizi yıldırmasına izin vermemelisiniz. ‘Yapamazsın, beceremezsin, sen kadınsın’ gibi sözlere kulaklarınızı tıkayıp hedefinize odaklanın ve yolunuzdan asla vazgeçmeyin. Belki bu yolda yürümeniz zor olacak, önünüze engeller çıkacak ama bunları birer motivasyon kaynağı olarak görün ve başarıya doğru ilerlemeye devam edin. Dünyada tüm sorunların çözümü eğitimdedir. Kız çocuklarının nitelikli eğitime ulaşması, kendilerini gerçekleştirebilmek için desteklenmesi hepimizin önceliği olmalı.”
