Küllerinden yeniden doğdu, 5 kıtaya üniforma ihraç ediyor…
Küllerinden doğan bir Anka kuşu Rana Tülin Yazıcı. Hayatının iki kırılma noktası önce abisinin sonra eşinin vefatı oldu. Kayıplarına rağmen azimle hayatta ayakta durdu. Aslen hemşire olsa da 8 yıl inşaat sektöründe çalışan Yazıcı, ardından içindeki girişimci ruhu özgür bıraktı ve kurduğu tekstil şirketiyle niş bir alana girdi. 1995 yılında kurduğu DressBest Uniforms ile 5 kıtaya üniforma üreten Yazıcı, bugün üretiminin yüzde 94’ünü 64 ülkeye ihraç ediyor.
Hikayesiyle ilham veren bir girişimci Rana Tülin Yazıcı. İnsanın başına ne gelirse gelsin yasını tutup, hayata dört elle sarılmasının en güzel örneği. İnatçı, mücadeleci, yeniliğe ve öğrenmeye açık, güçlü bir kadın olan Yazıcı’nın iş hayatına girişi ve bugüne kadar verdiği mücadele pek çok kadına örnek olacak özellikte.
Rana Tülin Yazıcı babasının işi nedeniyle ikamet ettikleri Lüleburgaz’da doğdu. O dönemde babasının Trakya’da kereste fabrikası ve Demirköy Ormanları’nda şantiyeleri vardı, kereste üretim ve ticareti yapıyorlardı. Her şey güzel giderken bir anda acı bir olay ile yaşamları değişti. Rana Tülin Yazıcı’nın büyük abisi vefat etti ve bu kayıp başta babası olmak üzere tüm aileyi derinden sarstı. Bu acı süreç, şirketin iflasına kadar gitti. Bu sebeple önce Ankara’ya yerleştiler. İlkokula Ankara’da başladı Yazıcı, daha sonra İstanbul’a taşındılar. Büyüme, yetişme, kendi olma yeri Kadıköy Feneryolu oldu. O dönemlerde Fenerbahçe-Feneryolu semtleri eğitimli iş insanlarının ve Anadolu’dan gelen tüccar ailelerin oturduğu semtlerdi. Mahallenin entelektüel ve eğitimli insanları, Rana Tülin Yazıcı ve akranlarına o dönem rol model oldu.
Kızı için hayata tutundu, çalıştı
İlk, orta ve liseyi İstanbul’da okuyan Rana Tülin Yazıcı, Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu’nu kazandı. Okulu bitirdikten sonra bir hastanede çalışmaya başlayan Yazıcı, aşık oldu ve evlendi. Rüya gibi geçen 4 yılın sonunda hayatının ikinci kırılma noktasını ve en büyük acısını yaşadı. Çok severek evlendiği eşini bir trafik kazasında kaybetti. Kızı henüz 3 yaşındaydı. Yaşadığı acıyı, “Kendimi okyanusun ortasında yapayalnız bir ceviz kabuğu gibi hissederek iki yıl geçirdim” diye anlatan Yazıcı, ruhsal olarak tedavi gördüğü çok zor iki senenin ardından toparlanıp ayağa kalktı ama mesleğine dönmeye cesaret edemedi.
Rana Tülin Yazıcı tüm bu sürecin ardından bir karar verdi, kızı için hayata tutunmalıydı, çalışmalıydı. Eşinin de ortak olduğu şirketlerin birinde iş hayatına başladı. Makine ve inşaat sektörü hiç bilmediği bir alandı ama kendini işine verdi. Öğrenmeliydi. İnşaat ve dış ticaret şirketinde 8 yıl çalıştı. Burada pazarlama, ihale takip ve süreçleri yönetme; hukuk, maliyet, satın alma, müşteri yönetimi gibi pek çok konuyu öğrenip başarı ile uyguladı. Rana Tülin Yazıcı’nın aldığı hemşirelik eğitimi çok iyi gözlem, çok iyi zaman yönetimi ve çok iyi iş planı yapmasını öğretmişti. Bu öğretilere çalışma ve öğrenme isteği eklenince dünyayı başka gözle görmeye başladı ve aldığı eğitimi bambaşka sektörlerde dolaylı olarak kullandığını fark etti.
Fransızlara 2,5 saat brief verdi, işi aldı
8 yılın ardından Rana Tülin Yazıcı’nın içinde ailesinden de gelen girişimci ruh kıpırdanmaya başladı, kendi şirketini kurmak istiyordu. Babasının iflası sonrası iki abisi de girişimci olmuştu. Bu örnekler de ona hayata karşı güçlü durması ve kendisinin de aksiyon alması gerektiğini gösterdi.
Kendi işini kurmaya karar verdiği dönemde Rana Tülin Yazıcı bir iş arkadaşı sayesinde Paris’te yaşayan Christina isimli Fransız bir kadınla tanıştı. Onunla konuşurken Balenciaga’nın sahipleri ile çok yakın dost olduğunu öğrendi. Balanciaga bir moda markasıydı ve Christina’nın arkadaşları Balanciaga’ya, Carven ve Claude de Tourture markaları ile üniforma tasarımı ve üretimi yapıyorlardı. Niş bir işti. Çok ilgisini çekti. Henüz ne iş yapacağına karar vermemişti. ‘Üniforma işi olabilir’ diye düşündü.
Yıl 1995’ti. Tekstil hiç bilmediği bir alandı ama Türkiye’nin lokomotif sektörüydü. Türkiye’de böyle bir iş kolu yoktu. O dönemde turizm yükselmeye başlamıştı. Oteller açılıyordu. Sektör hakkında yaptırdığı fizibiliteyi de yanına alarak Paris’e görüşmeye gitti. Kendisine 1 saat randevu vakti ayıran Fransızlara 2,5 saat brief vererek Balenciaga markasının üniforma kısmının temsilciliğini aldı. Fransa’da gördüğü 45 günlük eğitimin ardından İstanbul’da şirketini kurarak, oteller için üniforma hazırlamaya başladı.
Ayda 75 bin üretim kapasitesiyle çalışıyor
Rana Tülin Yazıcı’nın 1995 yılında kurduğu üniforma şirketinin ilk işi Four Seasons Sultan Ahmet, Intercontinental Ceylan ve 2000 kişilik bir Habitat Konferans ekibinin üniformalarıydı. Yazıcı, üniforma giyilen tüm şirketleri hedefledi. Havayolu şirketleri, oteller, hastaneler...
Türkiye’de sektörüne, coğrafi bölgesine, kültür ve marka konumuna göre tasarım ve üretimin aynı yerde olduğu bir çalışma başlattı. Ustalarla birebir çalıştı. Şirketlerin yapılarına, iklime ve verilen hizmetlere göre tasarımlarını inceledi. Önceleri tasarım brifleri Paris’e gidiyor, tasarım ve kumaş örnekleri oradan geliyordu. Bunun için ciddi bir mali bedel ödeniyordu.1 yıl içinde kendi tasarım ekibini kurdu. Fakat insan kaynakları oluştururken üniforma şirketi diye çok zorlandı, kimse ne olduğunu anlamıyor, çalışmak istemiyordu. Yüksek maaş ve maddi özverilerde bulunmak zorunda kalıyordu.
Ama Rana Tülin Yazıcı işine inanıyor ve güveniyordu. Modacı Hüseyin Çağlayan, İngiltere’de yılın modacısı seçildiği dönemde bir havayolu şirketinin tasarım ve üretimi için Türkiye’nin dev firmalarını bırakıp Rana Tülin Yazıcı’nın şirketiyle çalıştı. İşte bu iş, Yazıcı’nın kariyerinde çok önemli bir ivme oldu.
Günümüzde Accor, Fairmont Raffles, Swissotel, Radisson Blu, Marriott Group otellerinin Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinin üniforma tasarım ve tedarikçisi haline gelen DressBest Uniforms, bugün ayda 75 bin üretim kapasitesiyle çalışıyor.
Kızıyla birlikte çalışıyor
Bu alanda Türkiye’de ilkleri yapan, alanında en büyük şirketlerden biri konumuna gelen DressBest Uniforms her geçen gün büyümeye devam ediyor. Rana Tülin Yazıcı’nın küçük yaşta babasını kaybeden kızı Melis de eğitimini tamamlamasının ardından annesine katılarak firmada pek çok görev üstleniyor. Anne kız birlikte yurtdışındaki sektörel fuarları gezerek, pazardaki rakipleri kim, nasıl çalışıyor, ne üretiyor gibi bilgileri alıp, rakip analizi yapıyorlar.
İhracata 2002 yılında Doğu Avrupa ve Türki Cumhuriyetleri ile başlayan şirketin, 2008’de Dubai’de mümessillik vererek başladığı Ortadoğu pazarında otel markalarının merkez satın almalarına ürün verdiğini dile getiren Yazıcı, “Tasarım üniformayı güncelleştirmek ve ait olduğu kurumun kimliğine uygulamak bakımından son derece gerekli ve önemli. Bu anlamda olmazsa olmaz diyebilirim ancak tasarım tek başına yeterli değil. Üniformada tasarım, çalışanın verdiği hizmet, çalıştığı bölgenin şartları gibi özelliklere göre kumaş, model, kalıp, aksesuar ihtiyaçlarını bir bütün halinde karşılayabilmeli” diye konuşuyor.
İşini 25 yıldır büyük bir heyecan ve inançla yapan Rana Tülin Yazıcı, bugün geldiği noktayı şöyle özetliyor; “Yurtdışında daha büyük işler yapmak, en önemli hedefim. Kızım Melis Yazıcı ile el ele vererek yönettiğimiz şirketimizde üretimimizin yüzde 94’ünü Tacikistan’dan Londra’ya kadar farklı coğrafyalara gönderiyoruz. Bu büyük bir mutluluk ve gurur.”
5 kıtaya, 64 ülkeye ihracat
DressBest Uniforms, bugün 64 ülke ve 5 kıtaya ihracat yapıyor. Ürün gamlarında iç çamaşırı hariç tüm kadın erkek giyiminde dokuma-örme grupları; aksesuarda ayakkabı, çanta, valiz ve metal işi bulunuyor. Üretim Bilecik ve İstanbul Bomonti’deki fabrikalarda ve Türkiye’nin çeşitli fabrikalarında fason olarak yapılıyor. Yazıcı yaptıkları işin farkını şöyle açıklıyor; “Fason üretim yapan bir tekstilciyi düşünürseniz, bir gömlek üretime girer ve binlerce adet gömlek aynı tarzda ürettirilebilir. Ancak bizim işimizde detay çok önemlidir. Üniformayı giyecek olan elemanların kendilerini rahat hissetmeleri, kendi içlerindeki hiyerarşinin vurgulanması gibi pek çok detay vardır. Bu durumda bant üretimi yapmanıza izin vermez.”
Tüm ürünlerin tasarımlarının DressBest Uniforms’a ait olduğunu ve yerli hammaddenin kullanıldığını söyleyen Rana Tülin Yazıcı, “Katma değeri yüksek ürünler ile ihracat yapıyoruz. Şirketimiz yüzde 94 ihracata, yüzde 6 iç piyasaya çalışıyor. 280 çalışan personelimizin yüzde 45’i kadın. Şirket bünyesinde bulunan lojistik departmanı ise şirketimizin katma değeri. Son üç yıldır dijitalleşmeye, süreç iyileştirmelerine ve insan kaynağına önemli yatırımlar yaptık. Müşterilerimize sunduğumuz kalite, farklılık, konforun sayesinde ihracatımız her geçen gün artıyor” diye bilgi veriyor.
Peru’dan ödül aldı
2016 yılında ‘Türkiye’nin Yılın Kadın Girişimcisi’ seçilen Rana Tülin Yazıcı, 2019 yılında Soma’da Kadın Kooperatifine sürdürülebilir üretim yeri kurmasından dolayı Peru’da 5 milyon kadın girişimcinin üye olduğu bir STK’dan yılın ödülünü aldı. Şirket olarak çalışanların tümünün çocuklarına burs verdiklerini ve iş yerinde kreş açma hazırlığında olduklarını dile getiren Yazıcı, kadın girişimci sayısını ve istihdamını artırmak için KAGİDER’de 2015 yılından beri Toplumsal Etki Strateji Uluslararası İlişkiler Grubu’nda ve yönetim kurulunda görevine devam ediyor. Yazıcı aynı zamanda kadın girişimci-kadın ihracatçı yetişmesi için tüm enerji ve deneyimlerini aktararak mentorluk yapıyor.
Rana Tülin Yazıcı, gelecekte iş hayatında daha çok kadının yer alacağına inananlardan. Devletin kadının iş hayatına katılımını artırmak için pek çok teşvikinin olduğunu hatırlatan Yazıcı, girişimci kadınlara yönelik teşvik seferberliğinin hayata geçirildiğini vurguluyor. Sivil toplum örgütlerinin kadınların daha kısa yoldan ve kolay bir şekilde iş hayatına girmesi için destek verdiğine değinen Yazıcı, büyük kadın üretici ve ihracatçıların da kendi mal ve hizmet tedariğini daha küçük ve bireysel kadın şirketlerinden yapmasının çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Bu konuda yaptığı çalışmalar hakkında da bilgi veren Yazıcı, “KAGİDER kömür ocağı faciasının yaşandığı Soma’da eşlerini yitiren veya eşleri çalışamaz halde olan 302 kadına eğitim verdi. Biz de DressBest Uniforms olarak Soma’da bir atölye kurduk. Ustalarımızın ve makinelerimizin bir kısmını oraya götürdük ve o atölyede kadınlara dikiş dikmeyi öğrettik. 48 saat sonunda kadınlar bana aşçı ceketi diktiler. Bugün bizim üretimlerimizin bir kısmı kesildikten sonra Soma’daki o atölyede kadınlar tarafından dikilerek ihraç oluyor. Bu gibi örnekleri iş dünyasında çoğaltıp üreten ve kendi kazancını sağlayan kadınların sayısını artırmalıyız” diyor.