“İhracatta işinizi doğru ve fark yaratacak şekilde yapmaya çalışın”…
Yıllık 390 bin otomobil ve 920 bin motor üretim kapasitesine sahip Oyak Renault’un Tedarik Zinciri Direktörü Sibel Bayat, ihracata yeni başlayacaklara, “Cinsiyetler hiçbir meslek için bir kriter değil. Önemli olan, işi en iyi şekilde yapma arzusudur. Sadece sizi heyecanlandıran doğru işleri yapmaya değil, aynı zamanda bu işleri fark yaratacak şekilde yapmaya çalışın” mesajını veriyor.
En büyük arzusu kızlarının okuması olan terzi bir anne ve her zaman ailesinin yanında duran mobilyacı bir babanın üç kız çocuğundan biri olarak Bursa’da doğdu Sibel Bayat. Eğitim hayatının tamamı Bursa’da geçti. Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra, iş hayatına 1991 yılında Oyak Renault Bilgi İşlem Direktörlüğü’nde, Network Uzmanı olarak başladı. O dönem hedefi üretim sürekliliğini en iyi ve güvenli bir şekilde sağlamak olan bu birimde, tüm network gelişim süreçlerinde bulundu ve işletim otomatizasyon konuları üzerine çalıştı.
Sibel Bayat, iş gereği sürekli sahada oldu. Ekip olarak, üretim olmayan zamanlarda geliştirmeler üzerine çalışıyor, bir problem olduğunda da çok hızlı müdahale edip çözmek ve üretim duruşuna sebep olmamak için hazırlıklı oluyorlardı. Bu görev Bayat’ın hem teknik yetkinliklerini hem de dijitalleşme olarak da adlandırılan işletim otomotizasyonları vizyonunu geliştirirken, kriz ve problem çözme becerilerini de arttırdı. Bir elektronik mühendisi olarak, bilişim alanında işe başlamak, sürekli gelişen bir teknolojinin içinde olmak, bunları uygulamak ve sonuçlarını sahada görmek, kendisi için çok tatmin edici oldu.
Yoğun geçen 7 yıl içinde iki çocuk sahibi olan ve bu süreçte babasını kaybeden Bayat, o dönem farklı bir deneyim yaşaması gerektiğine karar verdi. 7 yıllık bilişim sistemleri deneyiminden sonra, şirket kültürünün en önemli değerlerinden biri olan bölümler arası iş değişim olanağından faydalanarak, üretim direktörlüğüne geçiş yaptı. Kazandığı teknik deneyimleri başka bir mesleğe yön vermek için kullanacağını çok da tahmin etmemişti. Lojistik, hiç bilmediği bir alandı. İlk çalıştığı proje, o zaman üretime yeni başlayacakları ve ilk defa ihracata kapıları açacakları bir araç projesiydi. Bu projedeki aracın sahip olduğu parça çeşitliliği o zamanın mevcut araçlarının çok üstündeydi. Bu değişimi yönetmek için etkin lojistik sistemleri devreye alarak lojistik hayatına adım attı. O gün aldığı bu kararla bugün direktörlüğe geçiş yapan Sibel Bayat, şu an Oyak Renault’da Tedarik Zinciri Direktörü olarak görev yapıyor.
40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyor
Kurulduğu günden bugüne birçok önemli başarıya imza atan; çalışanları, üretim hacmi, ihracat performansı, Ar- Ge merkezi, sahip olduğu yetkinlik ve tecrübe ile bugün otomotiv sektörünün önemli bir oyuncusu olan Oyak Renault, yıllık 390 bin otomobil ve 920 bin motor üretim kapasitesine sahip. Bursa’da bulunan fabrikasında Clio 5, Clio 5 E-TECH HYBRID modellerinin üretimini yapıyor. Araç ihracatında 2 milyon olmak üzere, araç ve yedek parça toplamında yaklaşık 3 milyon metreküplük aktiviteye sahip olduklarını söyleyen Sibel Bayat, “3 milyon metreküpü yaklaşık 1.200 adet olimpik havuzun kapladığı alan olarak düşünebilirsiniz. Kuzey Amerika hariç dünyanın farklı birçok bölgesindeki 40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. En önemli pazarımız Avrupa. Üretimimizin yaklaşık yüzde 70’ini Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. 10 farklı ülkedeki 15 Renault ve Nissan fabrikasında Türkiye’deki yerli yan sanayilerinde üretilen parçaları ihraç ediyoruz. 2022 yılında 164 bin araç ihracatı gerçekleştirdik. En önemli pazarlarımız, eskiden beri ihracat yaptığımız Fransa, İtalya, İspanya, Almanya, İngiltere, Fas ve Romanya” diyor.
“2024-2025 yıllarında ihracat artmaya devam edecek”
Renault Group’un, 38 ülkede 111 binden fazla çalışanı olan uluslararası bir şirket olduğunu ve tedarik zinciri olarak çok büyük bir ekosistem ile çalıştıklarını kaydeden Bayat, yerli yan sanayilerle olduğu kadar dünyanın farklı bölgelerindeki yan sanayilerle de sürekli iletişim ve iş birliği halinde olduklarını bildiriyor.
Sibel Bayat, ihracat süreçleri ile ilgili olarak da “Tedarik zinciri çok kırılgan, dış faktörlerden oldukça fazla etkilenen bir alan. Bu nedenle sürekli gelişim halinde olmasının yanı sıra her türlü tehdide de açık. Oluşabilecek her türlü sorunu öngörüp, bunun üzerine alternatif planlar geliştirseniz de hiç aklınıza gelmeyen sorunlarla karşılaşmanız lojistik alanına büyük bir dinamizm katıyor” şeklinde açıklamalarda bulunuyor.
“İhracatta daima B, hatta C planı olması gerek”
Sibel Bayat’a göre ihracatta başarının anahtarı, çok detaylı bir planlama yapmak. Planlamaların her an gözden geçirilmesi, olası tehditlere çözüm öngörmek, daima B, hatta C planın olması gerektiğine inanan Sibel Bayat, “Başarının temelini, sürekli sahada olmak, çalışma arkadaşlarına destek ve yol gösterici olmak, değişime ayak uydurabilmek, yaratıcı ve etkin olmak oluşturur. Tabii en önemlisi tedarik zinciri çok büyük bir ekip işidir. Başarılarımızın tamamını çalışma arkadaşlarımıza borçluyuz” ifadelerini kullanıyor.
İhracata yeni başlayacaklara önerilerini de ileten Sibel Bayat, sözlerini şöyle sürdürüyor; “Öncelikle cinsiyetlerin hiçbir meslek için bir kriter olmadığını unutmayın. Önemli olan, işi en iyi şekilde yapma arzusudur. Sadece sizi heyecanlandıran ve doğru işleri yapmaya değil, yaptığınız işi en doğru ve fark yaratacak şekilde yapmaya çalışın. Bu bahsettiklerim aslında hayatın her alanı için geçerli. İhracat özelinde ise bu alan birçok kişi ve farklı sektörlerle beraber çalışmayı gerektiriyor. Dolayısıyla gerçekten dinleme, ihtiyacı doğru anlama, açık ve net yönlendirme, değişime ayak uydurma ve onu yönlendirme becerisini bu alandaki başarı için önemli görüyorum.”
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve farkındalık için çalışıyor
Oyak Renault’ta 13 yıldır gönüllük esası ile çalışan Women@Renault Türkiye Platformunun 4 yıldır başkanlığını da yürüten Sibel Bayat, Women@Renault Türkiye olarak hem şirket bünyesinde hem de paydaşlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalık yaratmak için çalışıyor. Eğitim ve iletişim faaliyetleri ile kapsayıcı bir dil geliştirmek, önyargıları yıkmak, insan kaynakları politikalarını ve üst yönetimin de desteği ile kadın istihdamını ve fırsat eşitliğini güçlendirmek için çeşitli aksiyonlar aldıklarını belirten Bayat, kadınların iş hayatındaki varlığını güçlendirmek adına uzun soluklu, somut çözümler ortaya koymak ve bunun için herkesin birlikte hareket etmesi gerektiğini savunuyor.
“Kadınların her alana eşit katılımının farklı düşünce, yaratıcılık ve beraberinde performans getirdiğine inanıyorum. Sadece ihracatta değil, tüm alanlarda kadının varlığı performansı getirir” diyen Bayat, cinsiyet önyargıları ile ilgili yaşadığı deneyimi şöyle anlatıyor: “Biz farklı ilgi ve yetkinlikleri olan 3 kız kardeşiz. Kız lisesinde okudum. Cinsiyet ön yargıları bağlamında ilk şokumu, kadınların oldukça azınlıkta olduğu mühendislik fakültesinde yaşadım. İkinci şokum da mezun olduktan sonra yaptığım ilk iş başvurusundan aldığım geri dönüş ile yaşandı: “Teknik bayan eleman almıyoruz.” Bu geri dönüşü o zaman hiç kritik etmemiştim, hatta bence burada bir sorun olduğunu bile anlamamıştım. Sonrasında kafamda o büyük soru oluştu: ‘Madem böyle kurallar vardı, neden mühendis oldum?’ İkinci iş görüşmemi, bir kadın ile teknik serviste, bir arıza ile ilgilenirken yaptım. Bu da teknik bir işti ve bir kadın tarafından en iyi şekilde yapılıyordu. İş görüşmesinde son dörde kalan adaylar arasında tek kadındım ve işe ben kabul edildim. Toplumda yer etmiş bu cam tavanları yok etmek için gerekli olan farkındalığı ve cesareti kariyerimin başında elde ettiğim için şanslıyım. Oyak Renault’un 53 yıllık kültüründe sürekliliğini hiç kaybetmemiş eşitlikçi yaklaşımın da bunda rolü büyüktür.”
Cinsiyet eşitliği konusunda sahip olduğu bu farkındalığı ve cesareti bugün yer aldığı her ortamda göstermeye çalışan ve bunu değişmez bir prensip olarak kabul eden Sibel Bayat, “Eşitlikçi bakış açısıyla daima işimi en iyi yapmaya, fark yaratmaya ve ekip arkadaşlarımla her daim saygı çerçevesinde çalışmaya odaklanıyorum. Bunun da karşılığını aldım. Bu prensiplerle kararlılıkla ilerlendiğinde, yapılanların sahada bir değeri ve kabulü de varsa herkesin yolunun açık olduğuna inanıyorum” diye konuşuyor.