Zuhal KILINÇ/ Yazar
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” – Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet’le, zincirlerinden kurtarıp göklere yücelttiği kadınlar, bugün, geleceği ışıkla ören birer kahraman oldular… Atatürk’ün inandığı, yerlerde sürünmeye değil göklerde süzülmeye layık gördüğü kadınlar, hem onun hem de Cumhuriyet’in kendilerine verdiği değeri bir pırlanta gibi sardılar; pırıltısına sarılıp daha güçlü birer ışık kaynağı oldular…
Kelime anlamı; hükümet ya da devlet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim şekli olan Cumhuriyet’in, bir millet, bir halk için ne denli hayati değere sahip olduğunu bize öğreten, onunla yaşatan ve onu zihnimize ince bir nakış gibi özenle işleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygı, sevgi ve özlemle…
Çanakkale’de, Bitlis ve Filistin cephelerinde isim yapan genç komutan Mustafa Kemal’i, bir başkomutan, bir dahi yapan; kararlılık, cesaret ve ileri görüşlülük duygularıydı. Verdiği mücadelenin kurtuluş mücadelesi olduğuna inanan niceleri, onun peşinden aynı gözü karalıkla gittiler. Başta Atatürk’ün ama en nihayetinde de bir ulusun, bir milletin aslında kocaman bir halkın omuzlarında yükseldi şanlı bayrak, şanlı Cumhuriyet!..
O kutlu Cumhuriyet günü; 29 Ekim 1923… Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar geçen süreçte bir oldu kadını-erkeği… Mücadelenin belki de en fedakar, en kararlı ve en korkusuzlarıydı erkekten kendini ayrı görmeyen kadınlar… Türk kadını, Kurtuluş Savaşı’nın her alanında kanıyla, canıyla savaştı; büyük mücadeleler verdi. Çünkü bu bir kurtuluş mücadelesiydi! Gördesli Makbule, Bilecik Beypınar köylü Ayşe Ana, Tayyar Rahmiye, Eskişehirli Fatma Onbaşı, Kastamonulu Halime Çavuş, Kara Fatma, Kılavuz Hatice veisimlerini bilmediğimiz ama vatanın her karışında izi olan nice kahraman kadınlar… Kimi yeri geldi omzunda cephane taşıdı; yeri geldi omzunu cephane diye taşıdı… Elleriyle, kollarıyla, yüreğiyle savaştı… Kimi pılı pırtı buldu- buluşturdu; yama yaptı üstü başı yırtık, çarıkları delik deşik erlere… Her alanda inançla mücadele ederek, kurtuluşa bir omuz da kadınlar verdi.
1923’ten evvel de hareketlilik yaşanan kadın aydınlanmasında asıl yükseliş, Cumhuriyet ile geldi ve devrimleriyle yaktığı kandili kocaman bir ışık kaynağına çevirdi. Cumhuriyet, bu kadın hareketlerine yeni ve güçlü bir yön verdi. Kanunda esas aldı…
Kadınlara seçme-seçilme hakkının verilmesi, Cumhuriyet’in toplum içinde kadının önemini ve yerini gözle görünür bir şekilde konumlandırmasıydı. Cumhuriyet, kadını erkeğin neredeyse malı sayıldığı dönemden aldı ve hukukta, tıpta, sanatta, bilimde ve daha birçok önemli alanda eğitim görebilmesi, kendinden sonrakini eğitebilmesi ve üretmesi için ona fırsat verdi. Kadın, Cumhuriyet sayesinde erkekle eşit tutuldu, vatandaş sayıldı… Cumhuriyet’in en önemli kazanımları arasında yer alan bu hak ve aslında Atatürk’ün Türk kadınına verdiği değer, daha o zamandan, birçok toplumun kadınlarına hayal bile edemeyecekleri kadar uzaktı.
Prof. Dr. Türkan Saylan:
“Her eğitimli kadının bu Cumhuriyet’e borcu var!”
Cumhuriyet’ten önce adı olmayan kadın, Cumhuriyet’in “bir yönetim şekli” ifadesinden sıyrılıp hayatımızın tamamen kabuk değiştirmesine varan yolculuğuna, duraklarına ışık olan aklı, vicdanı hür nice “Cumhuriyet Kadınları” ile yol alarak devam etti.
Biz, Halide Edip Adıvar, Nezihe Muhittin, Safiye Ali, Afife Jalelerden; Fazıla Şevket Giz, Refet Angın, Cahide Sonku, Yıldız Moran, Suat Berk, Behice Boran, Türkan Saylanlara ve daha nice ışıklara uzanan yolda aydınlanan, nice Cumhuriyet Çocuklarıyız…
Cumhuriyet, kadınları bireyselleştirdi, özgürleştirdi, söz hakkı verdi; kadınları etrafına daima aydınlık saçan ışık gibi açtı ve hep açık kalmalarına olanak verdi. Kadınlar siyasi, sosyal ve ekonomik alanda yaptıkları icraatlarla her dem etrafa aydınlık yayan ışıktı artık. Onları kapatmak ülkenin şalterini indirmek; ülkeye her alanda çöküş yaşatmak olurdu! Bu nedenle; “Açık bırakın ışıkları; kimse kalmasın karanlıkta…”
Adı erkekten sonra gelmeyecek, sofraya herkesten sonra oturmayacak, eğitimde, bilimde, tıpta, sanatta, hukukta, mimaride ve her alanda elinde meşale ile gelecek neslin yolunu aydınlatacak; laik ve çağdaş şekilde ekonomide, iş dünyasında sesini gür çıkaracak nice Cumhuriyet Kadını’na selam olsun!..
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.