“Birçok şirket gerçek insanlara satış yaptıklarını unuttu. İnsanlar sadece pazarlama, satış veya hizmetle değil, tüm deneyimle ilgilenir.” – Dharmesh Shah, CTO ve Kurucu Ortak, HubSpot
Pazarlama hem yaşamdaki deneyimlerimizi şekillendirir hem de deneyimlerle şekillenir. Deneyim ve pazarlama arasında simbiyotik bir ilişki söz konusudur. “Satın aldığımız” bir ürün ya da “faydalandığımız” bir hizmet deneyimlerimizi olumlu, nötr ya da negatif olarak etkiler. Bu her koşulda mümkündür. Beklentimizin üzerinde olan bir deneyim seçim ve karar kabiliyetimizi renklendirir, bir bağlantı yaratır ve sonsuz bağlantılı dünyamızda birçok yeni deneyime de fırsat sağlar. Pazarlama, sadece bir ürün veya hizmetin tanıtımından ibaret değildir; aynı zamanda bir bağ kurucudur. Üstelik bu bağ yalnızca o markanın ürün veya hizmeti ile değil aynı zamanda kitlesel de bir bağdır. Pazarlama organizasyonla kitle arasındaki lojistiğin oldukça ötesidir.
Türkiye’deki şirketlere yeni dönem pazarlama taktikleri
Bütünsel ve sistematik düşünmenin ön planda olduğu bu dönemde pazarlama da artık çok boyutlu bir yapı kazanmıştır. Bu yeni dönemde, Türkiye’deki şirketler, farklı platformlar ve çeşitli iletişim kanalları aracılığıyla stratejilerini geliştirmek durumundadır.
Farklı platformlar ve çeşitli iletişim kanalları ile çeşitli stratejilerle ilerlenmesi organizasyonun gelişimi, ilerlemesi ve hayatta kalması için kritik olacaktır. Bu aynı zamanda yenilikçi ve yaratıcı olmayı da gerektirir.
Kitlesel hareketliliğin artması, topluluk olma kültürünün yaygınlaşmasına da zemin hazırlamaktadır. İnsanlar artık sadece bireysel tüketiciler değil, aynı zamanda markalarla etkileşim içinde bulunan aktif topluluk üyeleri haline gelmişlerdir. Tutarlılık ve otantiklik yeni dönemde pazarlamanın temel taşlarıdır. Tüketiciler, markaların sunduğu mesajların ve deneyimlerin tutarlı olmasını beklemektedir. Hikayelerimiz var. Bu hikayelerin en etkili şekilde aktarılması gerekmektedir.
Başarılı bir pazarlama bütünleşik olmalıdır.
“Bütünleşik pazarlama, yeni pazarlardaki tüketicilere ulaşma fırsatları sunuyor.” – Betsy Holden, Kıdemli Danışman, McKinsey
Başarılı bir pazarlama bütünleşik olmalıdır. Farklı yollar ve yöntemler en doğru şekilde hedef kitleye ulaşmak adına kullanılır.
Koordinasyon ile bütünlük sağlanması kritiktir. Markanın toplum ile ilişki içerisinde olduğu bir gerçektir. Bu ilişki çok katmanlıdır; algısal boyutu tespit edilerek doğru mesajların çoklu yöntemlerle iletilmesi marka bütünlüğünü sağlarken bağları da kuvvetlendirecektir.
Pazarlama süreçleri tüm paydaşlarla koordineli bir şekilde ilerlemelidir. Tedarikçiler, çalışanlar, tüketiciler bir üçgen yaratır; bu üçgenin ortasında ise marka yer alırken geçişler pazarlama süreçleri ile tasarlanır. Burada bir aktarım söz konusudur; bu aktarımdaki veriler, bilgiler, gözlemler ve önseziler doğru değerlendirilerek geliştirilmelidir.
“İşletmenin yalnızca iki işlevi vardır: pazarlama ve inovasyon.” – Milan Kundera
Başarılı bir pazarlama inovasyon barındırmalıdır.
Pazarlamadan bahsederken inovasyonu da odağa almalıyız. Pazarlamada inovasyon çerçevesinden baktığımızda yeniden markalaşmaları görüyoruz. Marka felsefesine bağlı kalarak birçok markanın son yıllarda logolarında, iş modellerinde, ürünlerinde, stratejilerinde değişikliğe gittiğini görüyoruz. Örneğin; Pepsi’nin yeni markalaşma süreci, tüketici geri bildirimlerinin önemini ön plana çıkarıyor. Hedef kitleyi dinlemek, marka stratejilerinin şekillenmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu yaklaşım, köklü markaların yanı sıra daha küçük işletmeler için de değerli içgörüler sunabilir.
Görsel kimliğin markanın hedeflerine uygun olarak güncellenmesi de bu süreçte önemli bir adım. Pepsi, sıfır şekerli ürünlere odaklanma amacını yansıtmak için siyah rengi paletine ekleyerek yenilik yaptı.
Ayrıca, markanın değişimlerini ve bu değişimlerin arkasındaki nedenleri açıkça ifade etmesi gerekiyor. Pepsi, sürekli kendini yenileyen bir marka olarak, hikayesini etkili bir şekilde aktararak tüketicileriyle duygusal bir bağ kuruyor. Bu anlatım, markayı rakiplerinden ayırarak akılda kalıcı hale getiriyor. (Technology for Marketing, 2023).
“Pazarlama, gerçek müşteri değeri yaratma sanatıdır. Müşterinizin daha iyi durumda olmasına yardımcı olma sanatıdır. Pazarlamacının sloganları kalite, hizmet ve değerdir.” – Philip Kotler
Başarılı bir pazarlama değer yaratmalıdır.
Tüketici davranışını analiz etmeye ihtiyacımız var. Hedef kitlemizin ihtiyaç ve beklentilerini anlayarak yola çıkmaya ihtiyacımız var. Sosyoekonomik koşulların göz önünde bulundurulması, pazarlama çalışmalarımızı daha anlamlı ve etkili hale getirir.
Gelişmiş pazarlarda, tüketicilerin üçte birinden fazlası farklı markaları denemiş, yaklaşık %40’ı ise daha iyi fiyatlar ve indirimler bulmak amacıyla alışveriş yaptıkları perakendecileri değiştirmiştir. Enflasyon ve ekonomik belirsizlikler, bu davranış değişikliğini büyük ölçüde tetiklemektedir. (McKinsey & Company, 2023).
Hedef müşterilerimizi segmente etmeye ve kişiselleştirilmiş yaklaşımlarla bezeli uyarlanabilir pazarlama stratejileri oluşturarak devam etmeliyiz.
Karar süreci noktasında hedef kitlemizin satın alma dürtülerini keşfe çıkmalıyız. Müşterilerimizin duyarlılığına yönelik vurgularımızla aradaki boşlukları kapatma olasılığımız yükselecektir.
Kattığımız değeri müşterilerimizin, kullanıcılarımızın anlaması için attığımız adımları gözden geçirmeliyiz. Elbette son noktada ise “sadakat” için çalışmalarımıza ve iyileştirmelere devam etmeliyiz.
Başarılı bir pazarlama yeni kuşağın beklentilerini de odağa almalıdır.
“Bir atletim ve aynı zamanda futbol hayranıyım. Bu yüzden Nike, Adidas ve tanınmış spor markalarını takip ediyorum. Bu markaları sosyal medyadan yaptıkları pazarlamaları sayesinde seviyorum çünkü 80 yaşında da olsa, benim gibi Instagram’da gezinen 16 yaşında biri de olsa spor tutkunlarını cezbedecek fotoğraflar yayınlıyorlar.” – Stephan, Z Kuşağı (Dorsey & Villa, 2022, s. 117)
Yeni kuşağın (Z kuşağı) beklentisi kişiselleştirilmiş hizmet, çevreye veya topluma duyarlı bir marka ve değer önerisi.
Bu örnek üzerinden de gidersek artık tüketiciler ürün veya hizmetlere yönelik pazarlama faaliyetlerinin sosyal medya üzerinden de yapılmasını bekliyor. Geleneksel medyanın ötesine geçen, yaratıcı ve akılda kalıcı mesajlar ileten, mesajlarını kapsayıcı formata dönüştürebilen markalar önceliklendirme sırasında başlarda yer alabiliyor.
Fijital pazarlama fiziksel ve dijital pazarlama stratejilerini bir araya getirerek çoklu ulaşım ve erişilebilirlik desteği sağlıyor. Teknoloji ile barışık ve yeni trendleri takip eden markalar kitlesini kaybetmiyor hatta bu şekilde daha fazla genele yayılabiliyor.
Z kuşağına odaklanan Odyssey’nin açıklamasına göre platformlarını kullananların %79’u ideolojik olarak uyumlu olabilecekleri markaları tercih ettiklerini gösteriyor. (Dorsey & Villa, 2022, s. 119) Çeşitlilik, kapsayıcılık ve toplumsal olaylara duyarlılığı önemseyen Z Kuşağı’na yönelik pazarlama kampanyaları birçok büyük marka tarafından hayata geçirilmiştir.
Bunun yanı sıra sürdürülebilirlik de önemli temalardan biridir. Hesap verebilirlik iletişimi ve izlenebilirlik destekleyiciler arasında yer almaktadır. Organizasyonların bu süreçlere de odaklanması gerekmektedir.
Sonuç olarak, pazarlama artık yalnızca işletmesel bir araç değil; bütünleşik bir yaklaşım gerektiren dinamik bir süreç haline dönüşmüştür. Döngüsel ekonominin, paylaşım ekonomisinin, gig ekonomisinin öne çıktığı iş ortamlarında pazarlamanın dikeyde ve yatayda çok bağlantılı bir değişim sürecinde olduğunu söylemek mümkündür.
Yeşil dönüşümün evrensel olarak da odağa alındığı günümüzde markalar, organizasyonlar iç süreçlerinde az tüketim ile yüksek üretime odaklanmışken kitlenin de davranış boyutlarında benzer değişimlerin olduğunu göz ardı etmemelidir. Yalın üretim ile yalınlaşan tüketim karşı karşıya gelmiştir. Bu nedenle organizasyonlar kültürün bir parçası haline gelen tüketim alışkanlıklarına yönelik derin analizler yaparak uyarlanabilir problemleri tespit edip yenilikçi yaklaşımlarla ilerlemeli ve sürdürülebilir başarı için bütünleşik yaklaşımları tercih etmeleri önemli olacaktır.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.