“Hayal gücü her şeydir; sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir.”
Yaşamadan evvel hayal kurmayı ve hayallerin gerçeğe dönüştüğü andaki mutluluğu çok iyi bilen Pelin Karadeniz, babasının kurucusu olduğu Mete Plastik’te ikinci kuşak bir yönetici… Pelin Karadeniz, dünle aynı kalmamanın, önce neyi istediğini fark edip sonra inanmanın ve en sonunda da hayal etmenin öncelik olduğu bir hayat planı yapmanın doğru olduğunu benimseyen, anne-babasından aldığı ilhamla ve bu düşün eylemiyle başarıya ulaşan yetenekli bir kadın yönetici.
Plastik sektörünün yenilikçi aktörlerinden Mete Plastik’in yönetiminde dinamik, güçlü ve yenilikçi bir 2. jenerasyon oyuncusu olan Yönetim Kurulu Başkanvekili Sn. Pelin Karadeniz’le kariyer yolculuğunu ve bu yolculuktaki duraklarını konuştuk. Çocukluğunun geçtiği koridorlarda bugün bir yönetici olarak yürümenin nasıl bir duygu olduğunu keyifle okuyacağınız söyleşimizde aynı zamanda azmi, mücadeleyi ve yaratıcı ruhu da keşfedeceksiniz.
Bize özgeçmişinizden kısaca bahseder misiniz? Kariyeriniz için hayal ettikleriniz nelerdi? Ne isterken hikayeniz nerelere evrildi ya da kariyerinizde hayal ettiğiniz yerde misiniz?
1987 yılında doğdum. Eğitim hayatımı Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans Bölümünde tamamladım. Mezuniyetimi müteakip finans kuruluşu tecrübemden sonra aile şirketimiz olan Mete Plastik A.Ş de çalışmaya başladım. Firmamız Prima ve Meteplast markalarımızla, 1982 yılından bu yana plastik üzerine üretim yapmaktadır; ben ikinci jenerasyonum. Şuan da şirketimizde Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak bağlı olan 8 departmandan sorumluyum Yaklaşık 5 yıldır bu görevi sürdürüyorum. Sanayici mücadeleci ve benim için dünyada eşi benzeri olmayan bir babanın kızı olarak onun önderliğinde, emeğine gururla sahip çıkmaya çalışıyorum.
Küçüklüğümde hep bir şeyleri koordine etmeyi, iyileştirmeyi, yaratmayı ve üretmeyi severdim. Koordine etmeyi seviyor olmam yöneticiliğim için güçlü özelliğim olduğundan, yöneticiliği sevme sebebimin ana nedeni. İyileştirmeyi seviyor olmam ise, şirket içinde sistem odaklı çalışmama yardımcı oluyor ve yaratıcılığım ise tasarlama ve tasarlayacağımız ürün modelleri süreçlerine katkı sağlıyor. Güçlü özellikleriniz sevdiğiniz işle örtüştüğünde her sabah işe koşarak ve mutlu bir şekilde gidiyorsunuz. Aslında hayaller her gelişimle değişiyor. ‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.’ Değişmek gerekiyor; dünle aynı kalmamak, önce neyi istediğimizi fark etmek sonra inanmak, sonrasında da hayal etmek, planlamak ve yapmak. Dolayısıyla hayatımızın her evresinde hayallerimiz değişiyor. Kendime hayal ettiklerim noktasında iki yıllık planlar çiziyorum, inandıktan sonra gerçekleşiyor, şuan için hayal ettiğim yerdeyim, hayal ettiğim diğer başlıkların ise planlama sürecindeyim diyebilirim.
“Ne istemediğimize değil, neyi istediğimize odaklanırsak ve buna inanırsak hayata daha farklı bakacağımıza ve hayatta daha olumlu şeyleri kendimize çekeceğimize inanıyorum.”
Başarılarılar sığdırdığınız iş yaşantınızda, kariyer yolculuğunuzda size ışık tutanlardan bahseder misiniz? ( örneğin; iz bırakan kitaplar, kişiler, benimsediğiniz görüşler, özlü sözler … vs gibi. )
Bana ışık tutanlar ilk olarak ailem; babam ve annem oldular. Babam bana zorluklarla başa çıkmayı, kararlılığı, azmi, yaptığım işi aşkla yapmamı, dürüstlüğü, cesareti, istersem her şeyi başarabileceğimi ve öz şevkat gibi birçok duyguyu; annem ise zarafeti, yaratıcılığı, yağmurlu bir havada önce gökkuşağını görebilmeyi öğretti… Halen onlardan öğrenmeye devam ediyor ve onların evladı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ve tabii ki Atatürk… Vizyonu, dinlemeyi çok iyi bildiğinden iletişimi, liderliği, kadınlara, bilime ve sanata değer vermesi, açık sözlü, adil, idealist, disiplinli, azimli, sabırlı olması… gibi birçok özelliğinden ilham aldım.
İz bırakan kitaplar arasında ise; Atatük- Nutuk, Grigory Petrov- Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Khalid Hosseini- Uçurtma Avcısı, Hector Garcia ve Francesc Miralles- İkigai, Prof. Steve Peters- Şempanze Paradoksu’nu sayabilirim.
Düşünce tarzının hayatımızı belirlediğine inanıyorum. Ne istemediğimize değil, neyi istediğimize odaklanırsak ve buna inanırsak hayata daha farklı bakacağımıza ve hayatta daha olumlu şeyleri kendimize çekeceğimize inanıyorum. Bunun için hayal gücü çok önemli; hayal etmekten korkmamalıyız! Ve şükretmek şu hayatta yapabileceğimiz en önemli şey!
Özlü sözlere çok fazla merakım var. “Hayal gücü her şeydir; sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir.” sözü en sevdiklerimdendir.
Şirketinizde aldığınız görev sorumluluklarınızdan sonra söz konusu alanlarda ne gibi farkların oluşmasına öncülük ettiniz, neler değişti?
İlk olarak markalaşma sürecinde markalarımızın yüzü ile ilgili bir değişikliğe gittik. Akabinde firmamız içinde sistemi iyileştirerek SAP ERP programına geçtik. Şimdi ki hedefimiz, dijitalleşme süreçlerimizi iyileştirmek ve bununla birlikte sürdürülebilirlik kapsamında üretim faaliyetlerimizi genişletmek. Tüm bu süreçlerimizi ikinci ailemiz olan güzel ekibimizin fikirleriyle ve katkılarıyla gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Stratejik planımızda yer alan tüm hedeflerimizi Mete Plastik ailemizin güzel enerjili, azimli, dinamik, gelişime açık çalışma arkadaşlarıyla devam ettiriyoruz.
COVID-19 salgını, dünya genelinde bugüne kadar alışık olmadığımız bir tablo yarattı. Nasıl aşılacağını ve ne zaman sonuçlanacağını bilmediğimiz bir krizle karşı karşıyayız. Bu süreçte gerek farkındalık yaratmak, gerekse aksiyon almak açısından ne yönde çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Tüm dünya için son yıllarda yaşadığımız en zor dönemdi; sağlık tehdidiyle karşı karşıyaydık. Önceliğimiz çalışma arkadaşlarımızın sağlığı olduğundan, pandemi sürecinin başında, salgına karşı IIC kuruluşundan önlemlerimizi alarak COVID-19’a göre üretim belgemizi temin ettik. Burada yapılan faaliyetlerin sürekliliğini sağlamak için iş güvenliği uzmanımızın ve iş yeri hekimimizin de olduğu COVID-19 eylem komitemizi kurduk. Pandemi tam bitene kadar önlemlerimizi esnetmeyeceğiz, bu süreçte çalışma arkadaşlarımızın gerek fiziksel gerekse psikolojik sağlığını korumak bizim birinci vazifemiz. Ayrıca, pandeminin yarattığı belirsizlik ve kaygı durumları için çalışma arkadaşlarımıza psikolojik konularda bilgilendirmeler yaptık. Onları dinledik; onlara yalnız olmadıklarını hatırlattık.
“Kadın güçlenirse, toplum güçlenir; sürdürülebilir kalkınma güçlü kadınlarla olur.”
Sürdürülebilirlik için “Kadın Gücü” ne anlama geliyor? Sizce şirketlerde ve ekonominin genelinde kadın gücünün artması neleri, nasıl etkiler? Şirketinizde kadın çalışan oranı nedir? İK süreçlerinizde cinsiyet eşitliğinin önemi ve önceliğinden bahseder misiniz?
Toplumsal cinsiyet ve fırsatların eşitliği temelinde ekonomiden siyasete hayatın her alanına kadınların aktif katılımını arttırmalıyız. Kadın güçlenirse, toplum güçlenir; sürdürülebilir kalkınma güçlü kadınlarla olur. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için, kadın gücü olmazsa olmaz.
Şirketimizde kadın çalışan oranı şuan için %25’ler seviyesinde fakat 2022 politikamız kapsamında %40 seviyesinin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Tek kanatla uçmak mümkün değil. Bunun için işe alımlarda kadınönceliğini esas alıyoruz.
İş dünyasında cinsiyetleşmiş mesleklere bakış açınız nasıldır? Ücretler, cam tavan, çalışma koşulları ve fırsatların iyileştirilmesi anlamında Türkiye ve dünyada gelecek 10 yılda nasıl bir tablo oluşacağını öngörüyorsunuz? Sorunların giderilmesi için neler yapılmalı?
Toplumsal zihniyete dayalı zihniyet kalıpları değişmedikçe maalesef daha fazla kadın yöneticiden söz etmek zor. Bu bir zihniyet devrimi! Kadın yöneticilerin başarı hikayelerinin arkasında yatanların açıkça konuşulması önemli. Biz kadınlara sağlanan destekler ve önümüze çıkarılan engeller, iş dünyasında var olan toplumsal cinsiyete dayalı zihniyet kalıplarını değiştirmek için anahtar olacaktır. Bu yüzden daha çok hikaye paylaşıma ihtiyaç var, bu yoldaki öncülüğünüz ve çalışmalarınız için size de ayrıca çok teşekkür ediyorum.
Kadının iş hayatında kalmasını kolaylaştıran yasal düzenlemelerin arttırılması gerekmektedir. En temelde anlayış değişikliğine gidilmeli. Kadınlara kariyer yolculuğunda ev sorumluluklarıyla ilgili destekler sağlanmalı, eşitlik yakalanana kadar kadın kotası mecburiyet olmalı. (doğal koşullarda oluşmuş büyük bir eşitsizliğin kendi kendine düzelmesini beklemek iyimserlik olur) Tabii bundan önce ivedilikle zihinlerdeki cam tavanları yıkarak kilidi kırmaya başlanmalı.
KPMG’nin bu konuda yaptığı detaylı araştırmanın sonunda kilidi kıracak on formül şu şekilde sıralanmış;
- İyi bir eğitim alın
- Kadın olmakla ilgili önyargıları unutun
- Kendinize güvenin
- Cesur olun
- En iyisini yapabileceğinize inanın
- Aşırı detaycılığı bir kenara bırakın
- Karar almaktan çekinmeyin
- Planlı çalışın, kendinize ve sevdiklerinize vakit ayırın
- Stres başarının en büyük düşmanıdır, sakin olun
- Hem çocuk hem kariyer yapmak pekala mümkün; hayatı ıskalamayın!
Toplumun yarısını oluşturan kadınları, aktif ve etkin bir şekilde hayatın her alanına katmadan, sürdürülebilirkalkınma mümkün olmayacaktır. 2025 ‘e kadar toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması halinde dünya ekonomisine 12 trilyon dolarlık bir katkının olacağı düşünüldüğünde, ülkemizin potansiyelini hızla harekete geçirmesi gerekmektedir. Kadın elinin, emeğinin değmediği ülkelerde ekonomik kayıp yüzde 30’lara kadar çıkarken, kadının olmadığı yerde üretim, bereket, refah ve kalkınmanın da olmadığı görülüyor. İşletmeler, çalışan kadın sayısı artışı ile yüzde 35’lere varan verimlilik ve karlılık elde edebilir. Türkiye’nin kalkınma odaklı bir ekonomik model için potansiyelini kullanmasının çözümü de kadın gücünden geçiyor.
Kadın Dostu Markalar Platformu olarak size, özellikle iş gücünde kadın gücüne verdiğiniz bu destekten ve yarattığınız farkındalıktan ötürü çok teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum. Biz kadınlar birbirimizin desteğiyle fark yaratabiliriz.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.