“Hemen bir müdürlük ve altıma araba verilmedi. Zamanla, çalışarak, başararak, hatalar yaparak ama hep dedemden ve ailemizin diğer çalışan üyelerinden görerek öğrendim.”
Hayatta başkalarıyla yarışmaktan çok kendisiyle yarışmaya önem veren, her zaman yapabileceğinin en iyisini yapmaya; kendi skorunu aşmaya çalışan, kendine her alanda hedefler koyup bu hedefleri başarıyla on ikiden vuran, kendisini, aile şirketinde “abla” olarak, 3’üncü kuşağın ilk yönetim kurulu başkanı şeklinde tanımlayan İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök ile başarıları, hayata bakış açısını ve yönetim felsefesini konuştuğumuz çok keyifli ve ilham veren bir söyleşi gerçekleştirdik.
NEŞE GÖK kimdir? Nasıl bir eğitim aldı? Aile hayatınız ve İş hayatına girişiniz? Sosyal yönlerinizden de bahsederek, sizi sizden dinleyebilir miyiz?
Ege’li bir aileyiz. İzmir’de doğdum. Hem anne tarafında hem de baba tarafında kuzenlerimin en büyüğüyüm. Onun için her şeyi ilk yapan, ilk giyen, ilk oynayan, yolu açan, örnek olması beklenen, “abla” konumunda oldum. İlk, orta ve liseyi İzmir’de tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudum. Yüksek lisansımı Leicester De Montfort Üniversitesi‘nde pazarlama alanında yaptım. İnsan kaynakları alanında uzmanlaştım ve uzun yıllar şirketlerimizde bu alanda çalıştım. 10 senedir İnci Holding Yönetim Kurulu’nda görev alıyorum. Son beş senedir de başkanlığını yürütüyorum. Aile şirketimizde “abla” olarak, 3’üncü kuşağın ilk yönetim kurulu başkanıyım. Evliyim. Eşim üniversitede profesör. Oğlum Acar ise 18 yaşında ve lisede. İş ve şehir hayatının kalabalık ve yoğun temposunu seven biriyim. Ajandamın dolu olması, oradan oraya koşturmak, seyahatler, görüşmeler, toplantılar sağlıklı olduğum sürece bana zevk verir. Olumsuz olayların beni çok etkilemesine izin vermem; değiştiremeyeceğim şeylere hiç takılmam. Değiştirebileceklerime odaklanır, koşmaya devam ederim.
“Halen kendimi geliştirecek fırsatlar yaratıyor, öğrenmeye devam ediyorum.”
Kariyeriniz için hayal ettikleriniz nelerdi? Ne isterken hikayeniz nerelere evrildi ya da kariyerinizde hayal ettiğiniz yerde misiniz?
Kariyer sahibi kadın olarak önümde aileden çok güzel rol modeller vardı. Annem kendimi bildim bileli hep çalıştı, teyzelerimde öyle. Bizim evde iş her zaman konuşuldu. “Aman eve iş taşımayalım.” Kaygısı hiç olmadı ya da çocuk halimle bana öyle geliyordu. Çünkü aile iş için vardı. Zaten böyle bir ortamda büyüyüp çalışmamayı düşünemezsiniz bile. Böyle bir ailede doğunca farkında olmadan iş dünyası içinde yetişiyorsunuz ve bakış açınız buna göre şekilleniyor. Dolayısıyla çalışmak ve kariyer benim için hayatın olağanıydı zaten. İktisat alanında lisans, pazarlama alanında yüksek lisans eğitimim var. Fakat bu alanlar yerine okuduğum dönemde yıldızı yeni parlamaya başlamış olan insan kaynakları alanında uzmanlaştım ve uzun yıllar şirketlerimizde bu alanda çalıştım. Kurumsal kültürümüzün yapıtaşı insan odaklı bakış açımızla da çok örtüşen bir pozisyon, bu yüzden çalıştıkça çok sevdim. Benim için çok öğretici oldu. Ben üniversiteden mezun olup ilk işe başladığımda, aile anayasası, aile meclisi, konsey, ortaklar sözleşmesi, hiçbiri ortada yoktu. Dedem kolunu omzuma atıp beni bir departmana götürdü, “Buyurun, eti sizin kemiği benim. Başlayın yetiştirmeye.” dedi. Yani hemen bir müdürlük ve altıma araba verilmedi. Fabrika servisleri ile gidip geldim işime, izin kâğıdı ile izin kullandım. Zarf içinde maaşımı alıp departmanca ortak kullanılan bilgisayardan işlerimi yaptım. Zamanla, çalışarak, başararak, hatalar yaparak ama hep dedemden ve ailemizin diğer çalışan üyelerinden görerek öğrendim. Benim için bir diğer önemli adım, 8 yıl jant grubumuzda çalışmam oldu. Böylece global bir şirketin İK uygulamalarını yakından tanıma ve uygulama şansı elde ettim. Halen kendimi geliştirecek fırsatlar yaratıyor, öğrenmeye devam ediyorum.
Kariyer yolculuğunuzdan bahseden misiniz? Hangi şirketlerde hangi görevlerde bulundunuz?
1995 yılında Cidaş’ta dış ticaret sorumlusu olarak işe başladım. 2000 yılında İK alanına adım attım. İnci Holding grup şirketlerinden olan Jantaş ve Hayes Lemmerz Türkiye operasyonlarında İK alanında görev yaptım. 2007-2009 yılları arasında Aile Meclisi Başkanlığı yaptım. 2007 yılından itibaren İnci Holding Yönetim Kurulu üyesiyim. 2016 yılı Ocak ayından itibaren İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktayım. Aynı zamanda lisanslı bir melek yatırımcı olarak çeşitli startuplara yatırım yapıyorum.
“İnci Holding’in 3 bin kişilik büyük ailesinin her yıl büyük başarılar getiren performansında, yaptıkları işe inancın ve eşitlikten gelen güvenin büyük rolü var.”
Şirketteki görev ve sorumluluk alanlarınız nelerdir? Sizce yönetim kademelerinde kadın varlığının katkıları nelerdir?
Yönetim Kurulu Başkanı olarak Holdingimizi vizyonumuzla uyumlu olarak geleceğe taşıma sorumluluğum var. Bütünsel bir bakış açısıyla çağın gerektirdikleriyle paralel stratejiler oluşturmamız, yatırımlarımızı, yol haritamızı buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda 2015 yılında 3 tane yabancı ortaklık yaptık. 2016’da en önemli ajandamız ortaklıklarımız ile kurumsal sistemlerimizi oturtmak oldu. İç ve dış denetim sistemleri, insan kaynakları uygulamaları, IT sistemleri, dijital dönüşüm, hukuk, kurumsal iletişim ve kurum kültürlerinin her iki ortağın beklentilerini karşılayacak şekilde oryantasyonu yapıldı. Önceki tecrübelerimiz bize gösteriyor ki bu adaptasyon sürecinin ilk yılları çok önemli. 2018 ise bu adaptasyonun meyvelerini almaya başladığımız ve yatırımlara ağırlık verdiğimiz bir yıl oldu. 2019’da ise yeni yatırımlar ve iş geliştirme projeleri ile ilgilendik. 2020’de de yine yatırımlara, iş geliştirme projelerine ve dijital dönüşüme ağırlık verdik. 2021 yılında da yine yatırımlar, yurtdışında yeni projeler ve dijital dönüşüm gündemimizde olacak.
Kuşaklardır çalışan kadınların olduğu bir aile olarak, kadınsız bir iş hayatı düşünemiyorum. Tüm şirketlerimizin başarısının ardında kurumsal kimliğimizin bir parçası olan eşitliğe dayalı şirket politikalarımızın, olumlu etkisi yadsınamaz. İş hayatında çağımızın kilit sözcüğü; sürdürülebilirlik. Holdinglerin, çalışanlarıyla var olduğunu çok iyi biliyoruz. 69 yıllık tecrübemizin ışığında şunu söyleyebiliriz; İnci Holding’in 3 bin kişilik büyük ailesinin her yıl büyük başarılar getiren performansında, yaptıkları işe inancın ve eşitlikten gelen güvenin büyük rolü var.
“Beni etkileyen örnek aldığım liderleri düşündüğümde ise hangi liderlik özelliğine odaklanarak düşünürsem düşüneyim, aklıma sadece ulu önder Atatürk geliyor.”
Yönetim felsefenizden ve size ışık tutanlardan bahseder misiniz?
Sadece iş hayatında değil, hayatta başkalarıyla yarışmaktan çok kendimle yarışmaya önem verdim. Her zaman yapabileceğimin en iyisini yapmaya; kendi skorumu aşmaya çalıştım. Bu özelliğim, liderliğimi de etkilemiştir diye düşünüyorum. Tecrübelerim bana gösterdi ki, başkalarıyla yarışanlar, kendi yapabileceğinin en iyisinden çok başkalarının başarılarına ya da başarısızlıklarına göre hedeflerini belirliyorlar.
Beni etkileyen örnek aldığım liderleri düşündüğümde ise hangi liderlik özelliğine odaklanarak düşünürsem düşüneyim, aklıma sadece ulu önder Atatürk geliyor. Atatürk’ün liderlik özelliklerini en iyi anlatan kitap olan Mustafa Kemal Atatürk’ün Liderlik Sırları kitabını özellikle herkesin okumasını tavsiye ederim.
COVID-19 salgını, dünya genelinde bugüne kadar alışık olmadığımız bir tablo yarattı ve koşulları en çok çalışan kadınları etkiledi. Evden iş yapma süreçlerinde annelik, ev işleri ve iş insanı rolleri çakıştı. Bu süreci hem kadın hem de bir iş insanı olarak değerlendirebilir misiniz?
Araştırmalar çalışsın çalışmasın pandeminin kadınları daha çok etkilediğini, bu dönemde iş yüklerinin arttığını gösteriyor. McKinsey’in bir araştırması ev işi ve çocukların bakımı konusunda annelerin babalara nazaran 3 katı daha fazla sorumluluk almak zorunda kaldıklarını gösteriyor. Ev işlerinin dışında evdeki psikolojik dengeyi, motivasyonu sağlamak, çocukların eğitim süreçlerini takip gibi ek sorumluluklar da kadınlara düştü. Birçok kadın bu yüzden büyük bunalımların eşiğine geldi, stres gibi sorunlar baş gösterdi.
Biz insan kaynakları politikalarımız gereğince, sistemlerimizi sürekli geliştiriyoruz. Çalışan bu dengelerin farkında olarak pandemi döneminde çalışanlarımızın ihtiyaçlarını anlamak için yaptığımız anket çalışmaları sonrasında uzaktan çalışma kültürünü oluşturduk, çalışanlarımıza psikolojik destek vermek için pek çok uygulamayı hayata geçirdik. Bu konuda Türkiye’nin örnek şirketlerinden biriyiz. Çalışanlarımıza kapsayıcı, dürüst ve adil bir çalışma ortamı sunuyoruz. İnci Holding olarak Kadının Güçlendirilmesi (WEPs)prensiplerini imzaladık.
“Erkek egemen diye anılan otomotiv sektöründe erkek-kadın ayrımı olmadan çalışarak markamızı büyütüyoruz.”
Sürdürülebilirlik için “Kadın” sizce ne anlama geliyor? Şirketlerde ve ekonominin genelinde kadın gücünün artması neleri, nasıl etkiler? İK süreçlerinizde cinsiyet eşitliğinin önemi ve önceliğinden bahseder misiniz?
Türkiye’deki istatistiklere baktığımızda nüfusumuzun %49,8 ‘i kadın. Yaklaşık 14 milyon kadın işgücüne katılmıyor ve burada her düzeyde öğretimli kadın var. Bu rakamlar üniversite mezunu kadınlarımızın çoğunun çalışmadığının ipuçlarını bize veriyor. Kızlarını üniversite mezunu olarak yetişmesi için aileler ve bu ülke bir bedel ödüyor. Sürdürülebilir bir sosyal refah için bu kadınlarımızın tamamının mutlaka aktif iş gücüne katılımları gerekir. Yani sürdürülebilirlik için kadınların sosyo-ekonomik konumlarının güçlendirilmesi, toplumsal yaşamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınların istihdamının artırılması ve eşit işe eşit ücret imkânının yaratılması bir tercih değil gereklilik.
Öncelikle bir aile şirketi olan İnci Holding’deki anlayışımızın temeli; ailemizdeki kadın-erkek eşitliği kültürüdür. Elbette bu kültürle yetişen aile üyelerinin, yöneticilerin ve aile dışından yönetimde bulunan iş profesyonellerinin aynı dili konuşması önemli bir unsurdur. Bu konuda örnek teşkil ettiğimize inanıyoruz. Rahmetli dedem Cevdet İnci’nin kurduğu, 50 yıl yönetip büyüttüğü İnci Holding’in son 16 yılında yönetim kurulu başkanlığında kadınlar var. Tarihimizden aldığımız ilhamla İnci Holding’te cinsiyet eşitliği tartışılmaz bir ilkedir. Erkek egemen diye anılan otomotiv sektöründe erkek-kadın ayrımı olmadan çalışarak markamızı büyütüyoruz. Topluluk şirketlerinde sektörel farklılıklar elbette var ancak her zaman cinsiyet, tecrübe, yaş kombinasyonlarında dengeli bir dağılımı yakalamaya çalışıyoruz.
İş dünyasında cinsiyetleşmiş meslekler, cinsiyet eşitsizlikleri hakkında önemli bir dönüşüm sürecinde olduğumuzu görüyoruz, ancak hala yolun başlarındayız? İNCİ HOLDİNG olarak sizlerin de öncülük ettiği önemli projelerinizi takip ediyoruz. Çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
Bu konuda ortaya koyulan kurumsal çabaların Türkiye ve dünyada gelecek 10 yılda nasıl bir tablo oluşacağını öngörüyorsunuz? Süreçte kimlere ne gibi sorumluluklar düşüyor.
İnci Holding’deki anlayışımıza göre kadın olmak; ne ayrıcalık ne de ayrımcılık konusu olmalı. Kadının ekonomik hayatta güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda neler yapabiliriz diye araştırma içerisindeyken, UN Global Compact ve UN Women gibi cinsiyet eşitliği konusunda ciddi adımlar atan ve global olarak faaliyet gösteren önemli platformlarla işbirliği fikri doğdu. Mart 2016’da İnci Holding olarak UN Women önderliğinde oluşturulan Kadının Güçlendirilmesi (WEPs) prensiplerini imzalayarak, bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeyi taahhüt ettik. Tüm dünyada, otomotiv ve otomotiv tedarik sanayi sektöründe imza atan 23 şirketten biri olduk. İmzacı şirketler, cinsiyet eşitliğine dair çalışma ortamlarında, faaliyet gösterdikleri pazarda ve toplumda yaptıkları faaliyetlerin etkisini ölçerek sonuçları raporlayacaklarını beyan ediyorlar.
Ayrıca çok önemli bir toplumsal sorun olan kadına şiddet konusunda iş dünyasının farkındalığını arttırıp, sesini yükseltmesi gerektiğine inanıyorum. Toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin artırılması amacıyla Sabancı Üniversitesi tarafından sürdürülen “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (BADV)” projesine de destek veriyoruz. Projenin içinde yer alan pilot şirketlerden biri olarak, aile içi şiddete karşı eğitim programları geliştirerek, çalışanlarımızı bilgilendiriyoruz. Bu konuda tüm çalışanlarımızı kapsayan politikamızı oluşturduk. ‘‘İnci Holding Aile İçi Şiddete Karşı” politikası toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla başta kadın olmak üzere, aile içi şiddetin karşısında duran bir iş kültürünün gelişmesini amaçlıyor. Bilinçlendirme çalışmalarının yanı sıra aile içi şiddete maruz kalan çalışanlarımıza psikolojik ve hukuki danışmanlık desteği sağlıyoruz.
Varsa bireysel ödülleriniz, bildiğiniz yabancı diller, üyesi olduğunuz veya yönetiminde bulunduğunuz sivil toplum kuruluşları nelerdir?
Bireysel ödüllerim ağırlıklı olarak kadın bir lider oluşumla ilgili… Yabancı dil ise özel ilgi alanım. Yıllar önce kendime, her 10 yılda yeni bir dil öğreneceğime dair bir hedef belirledim. Bence yeni bir dil öğrenmek zihni müthiş sağlıklı tutuyor ve bakış açınızı yeniliyor. Bunun için 10’lu yaşlarımı İngilizceye, 20’lerimi Almancaya, 30’larımı İtalyancaya ayırdım. Amacım 40’larımı tamamladığımda Portekizceyi hayatta kalabilecek kadar konuşabilmek.
Sivil toplum kuruluşları üyeliğini hem toplumsal değer yaratmanın hem de kişisel gelişimimin önemli bir parçası olarak görüyorum. İzmir İtalyan Ticaret Odası, PERYÖN, 9 Eylül Rotary Kulübü ile Keiretsu ve EGİADMelek Yatırım üyeliklerim ve aktif çalışmalarım bulunuyor. Ayrıca bizim gibi aile şirketlerinin nesiller boyu devam etmesi için faaliyet gösteren Türkiye Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER)’in de üyelerinden biriyim.
Yorum Yazınİçerik hakkında ki düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.